26 Nisan 2009 Pazar

İstanbul Film Festivali'nin ardından


Bir festivali daha yedik bitirdik çok şükür.Festivalden elimizde kalanlar,bir demet film koçanı,noldu şimdi bu filmde dediğimiz bi kaç film,saatlerce beklenen kuyruk! acısı,tadı damakta kalmış bi dolu film.Bu seneki organizasyondan geçen senelerdeki şikayetlerimizi tekrar ederek bir daha şikayetçi olalım.Efendim İKSV genç yaşlı demeden kuyruksever toplumumuzun geçmişini referans alarak bu yılda biletleri karneye bağlar gibi dağıtmaya devam etti.Biz ne kuyruklar gördük evladım diyen kuşak,bir de kuyruk görmemiş genç kuşak İKSV'nin çatısı altında birleşti ve yıllardır bu ülkenin bir arpa boyu kuyrukta ilerlemediğini ispat etti.Biletix denen aracı kuruma para kaptırmak istemeyen sinefiller,ne kadar kuyruk beklersek o kadar anlamlı oluyor bu festival deyip,tecavüzden zevk almaya baktı.10 film alacaksa,o kadar kuyruk bekledik 20 alalım da değsin bari dedi.

Neyse şikayetlerimiz bildirdik,şimdi sırada dilek ve temenniler ve iyi dilekler,tebrikler...

Festival programında her sene bu sene bu bölümden film almayacağım kardeşim dediğim bölüm; sinemada insan hakları...Hayat kötü,hayat zor,hayat acı,ünlü felsefeci sertaç ortaç sitemi ile hayaaaaaaaaaaat,beni neden yoruyosun?ken neden insan acıyla yüzleşmek ister, durduk yerde kaşınır ki?Tokat yiyesi vardır,çünkü kendini kandırsa da depresif Polyanna'dır.Manicodur,depresivodur. Samira Makhbalfah filmi İki Bacaklı At,Genç oyuncu Nandita Das'ın ilk yönetmenlik tecrübesi ayrıca sinemada insan hakları yarışma bölümünde ödülü alan film Firaaq,Usta yönetmen Sıddıq Barmak'tan Afyon Savaşı,Özel Tim ve Tanrıkent'in senaristinden benzer bir getto ve suç filmi Son durak 174. Bu filmlerin ortak noktası oyun oynayamayan,savaşın,sefaletin,suçun ortasında rastgele büyüyen, rastgele yaşayan ya da ölen çocuklar..Bu filmler benim sinemada insan hakları bölümünden seçip izlediklerim,keşke bu kadar gerçek olmasa,fantastik sinema türüne ait olsalardı dediklerim.Tokat yemek isteyenlere önerilir,gerçek Polyannalar siz izleyip durduk yere keyfinizi kaçırmayın.Hayat size böyle daha güzel.

Uluslarası yarışma bölümünde Ventura Pons Yabancılar,bir daha Fransız filmine gidersem iki olsun dediğim Assayas filmi Yaz Saati,Kara filmin güzel bir örneği Bulgar filmi Zift,ve dayanamayıp filmi terkettiğim sonra en iyi film ödülünü aldığını duyduğum ve anlam veremediğim film Tony Manero ve festivalde izlemeye alışık olmadığımız kadar komikve halk jürisi ödülünü alan Bu Filmde Ben De Varım.

Bizde böyledir halk izler beğenir,çok güler eğlenirse o film ancak halkın ödülünü alır,ama ne kadar sıkıcı ve rezilse onu ancak o jüriler beğenir ve bi sürü süslü lafla ödül verir.Bknz:Tony Manero.Amacımın asla jüriyi etki altına almak olmadığını bildirir,ne sanat filmlerine dayanmış bir sinefil olarak,ödüllerin hiç umrumda olmadığını bildiririm.Ama göz var izan var be jüri,o film geçmiyordu,salon da adam kalmadı...Bu da mı kriter değil?

Ben kişisel Altın Lale'mi Pandoranın Kutusu ile Yeşim Ustaoğlu'na veriyorum.Vallahi hemşehri torpili değil,haketmiş.Bir de nacizane film önerilerimi sunarak,seneye festival kuyruğunda görüşmek üzere diyeyim.

Bulursanız izleyin,arşivleyin;

Eldorado,Sessiz Kaos,Son Durak 174,Anna ile Dört Gece,Aslan İni,Gir Kanıma,Zift,Tulpan,Yabancılar,İki Bacaklı At,Firaaq,Afyon Savaşı,Bu Filmde Ben Varım.

Bulursanız,görürseniz görmezden gelin,izlemeyin,izlettirmeyin.Valla bu iyiliği de babası oğluna yapmaz diyeyim.

Tony Manero,Sazlıkta,Oltanın Ucunda,Başşız Kadın,Liverpool,Yaz Saati.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder